İSG’ de Güvenlik kültürü
GÜVENLİK
Yaşam Hakkı, İnsan
haklarının en kutsalı, en dokunulmazı olarak nitelendirilen Yaşam Hakkı,
öldürülmeme hakkını ifade eder. Bu devletin, bir yandan yetki alanı içinde
bulunan bireyleri öldürmeme, diğer yandan da diğer bireyler tarafından
öldürülmelerini engelleme yükümlülüğü anlamına gelir. Uluslararası insan
hakları hukukunda birincil sırayı teşkil eden yaşam hakkı ilkeleri insan
hakları kapsamında bir haktır. Bu hak yasayla korunur, hiç kimse bu haktan
keyfi ya da kasıtlı olarak yoksun bırakılamaz, olağanüstü rejim gerekçesiyle bu
hakka aykırı önlem alınamaz.
İş
kazalarından korunmak, yaşamını güvence altına almak arzusunu hisseder.
İnsanoğlu her
zaman kendini güvende tutmak için uğraşmış; korunaklı ve çağlar boyunca
gelişime kaydeden yapıları, kaleleri, savaş aletlerini ve teknolojiyi
güvenliğini sağlamak için kullanmıştır. İnsanların ve toplumların doğasında
olan kendini güvende hissetme ve güvenliğini sağlama ihtiyacı, gün geçtikçe
gelişen teknolojiyle ve bilimle birlikte karmaşık yapıları doğurmuştur.
İş güvenliği,
işletmenin faaliyetlerinden birisi olmakla birlikte diğerlerinden farklıdır.
Bunun nedeni, iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin örgütteki her programın,
her faaliyetin ve her bir bölümün parçası niteliğinde olmasıdır. İş güvenliği
uygulamalarını geliştirme çabalarına rağmen, iş kazaları hem işçi ve hem de
işletme yönetimi açısından temel nitelikli bir sorun olmayı sürdürmektedir.
“İş Sağlığı
ve Güvenliği” konulu araştırmalara göre, şirketlerin çoğunluğunun iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili tanımlı prosedürleri ve uygulamaları bulunuyor. Çoğu
şirket işyerindeki güvenliği artırmak için çeşitli prosedürler ve eğitimler
düzenliyor, sorumlu personel atıyor ama iş sağlığı ve güvenliği açısından
istenen performansa ulaşılamıyor.
Şirket
sahipleri için, İş Sağlığı ve Güvenliği, fazladan maliyet ve iş yükü,
çalışanlar acısından da biz dikkat ediyoruz veya benim bildiğim, yaptım işi
benden daha güvenli kimse bilemez/Kendine aşırı güven. Devlet tarafından,
birtakım gerekçeler sebebiyle denetimlerin yavaşlaması veya yapılmaması ve
denetim sonucu verilen cezaların affa uğrama beklentilerinin yüksek olması da
şirketleri oluşturulan prosedür ve uygulamaların dikkate alınmaması
bilinmektedir.
Her yıl
dünyada milyonlarca çalışan iş yerindeki kazalar sonucu yaralanıyor, binlercesi
ise hayatını kaybediyor. Araştırmalara göre, işyeri kazalarındaki
yaralanmaların maliyetinin dünyadaki gayrisafi milli hasılanın yüzde 4’ü olduğu
tahmin ediliyor. Her yıl yaklaşık 2 milyonun üzerinde iş kaynaklı ölüm meydana
gelmektedir (Takala, Dr.J., 2005, Introductory
Report: Decent Work – Safe Work, prepared for World Congress on Safety and
Health at Work, p.13).
Türkiye iş
kazalarında dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi. Sosyal Güvenlik Kurumu
verilerine göre son 12 yılda Türkiye’deki iş kazalarında 12 bini aşkın işçi
hayatını kaybetti. Türkiye’de her gün ortalama 170 civarında iş kazası meydana
geliyor.
Dünya Sağlık
Örgütü’nün (WHO) yapmış olduğu tanıma göre sağlık; fiziksel, ruhsal ve sosyal
açılardan tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. Daha açık bir ifade ile
bir bireyin sağlıklı olması demek sadece fiziki olarak değil hem ruhsal hem de
sosyal açılardan da tam bir iyilik hali demektir (WHO, 2009).
WHO ve Uluslararası
Çalışma Örgütü’nün (ILO) karma komisyonuna göre; “İş sağlığı her meslekteki
işçilerin fiziksel, ruhsal ve sosyal iyiliklerini en üst düzeyde koruma ve
geliştirmeyi; işçilerin çalışma koşullarından ötürü sağlıklarını
kaybetmelerinin önlenmesini; işçilerin işyerindeki sağlığa zararlı faktörlerden
kaynaklanan risklerden korunmasını; işçinin fiziksel ve psikolojik donanımına
uygun işte çalışmasının sağlanmasını ve özetle işin insana uyarlanmasını ve her
bir insanın işine adapte edilmesini amaçlar” (WHO,
2005).
Güvenlik
kültürü, ilk defa 1986’da yaşanan Çernobil Nükleer Santral Kazası sonrasında
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) tarafından 1986 yılında yayınlanan
Güvenlik Serisi No.75 INSAG-1 Çernobil Kazası Hakkında Yeniden İnceleme
Toplantısı 7.raporunda yer almıştır. Raporda sık sık kazanın güvenlik kültürü
eksikliğinden kaynaklandığına değinilmiş olmasına rağmen, güvenlik kültürünün
ne olduğu hakkında kesin bir tanım yapılmamıştır. (Çalışma Hayatında ve Günlük Yaşamda Güvenlik Kültürü Bilge Adamlar Stratejik
Araştırmalar Merkezi Rapor NO:64 KASIM 2014 Sayfa 3)
Güvenlik
kültürü: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve
manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan,
insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların
bütünüdür (TDK).
Joel Ringdahl,
güvenliği şu şekilde tanımlamıştır: “Bir şey zararlı ve riskli değil ise,
güvenli olduğu söylenebilir, ama bu ulaşılabilir bir durum değildir. Bunun
yerine, güvenlik bir değer yargısı olarak algılanmalıdır. Bir makinede veya
eylemde yaralanma riskinin kabul edilebilir düzeyde olduğu düşünülüyor ise, bu
makine ve eylem güvenli olarak görülmelidir” şeklindedir (J. Ringdahl, 2001:15).
İnsan
gruplarının özgün yapılarını ortaya koyan, yaratılan ve aktarılan sembollerle
ifade edilen düşünce, duygu ve davranış biçimleridir. (Kroeber ve Kluckhohn, 1952)
Sınıf, toplum
ve nüfusların belli bir dönemin yansıması olarak göz önüne alınan inançları,
gelenekleri, sanatları, fikirleri, insan işi tüm ürünleri ve davranış
örüntüleri (Choudhry, 2007).
Bir başka
tanımla kültür; insanın bilgi, inanç, fikir ve değerlerinin oluşturduğu dünyadır (Akşit, 1997).
Güvenlik
kültürü hakkında çalışan REASON bu kavramı şu şekilde tanımlar: Bireylerin veya
organizasyonların/kuruluşların zarar ve kayıplarını önlemek ve hedeflerine
ulaşmak için risk ve tehlikelerle başa çıkabilme yetisidir.
Güvenlik Kültürü
Güvenlik Kültürü ve Güvenlik İklimi kavramlarının şimdiye
kadar 20’ye yakın tanımı bulunmaktadır.
Tüm bu ve diğer tanımları ortak bir başka tanımda toplamak
istediğimizde;
“Güvenliği tehdit edebilecek davranış veya uygulamalarla,
bunların yer aldığı ‘ortak kullanım ya da etki alanında’ bulunan canlıların
veya nesnelerin (örnek; teçhizat, araç vb.) zararını en aza indirmeyi
amaçlayan, güvenliğe öncelik veren algılar, inançlar, tutumlar, kurallar,
roller, sosyal, teknik ve politik uygulamalarla, yetkinlikler ve sorumluluk
hislerinin bütünüdür”. (Prof. Dr. Mine Esin Ocaktan Ankara Üniversitesi Tıp
Fakültesi Halk Sağlığı AD/MESLEK HASTALIKLARI KONUSUNDA GÜVENLİK KÜLTÜRÜ)
İşletmelerde
İş Sağlığını, genel anlam olarak ve her türlü riskleri gözeterek kabul
edilmelidir. Bunu sadece sağlık olarak algıladığımızda, bağsı kişiler ve
kesimler tarafından yanlış anlamalar yüklenmesi ile pahalı ve gereksiz önlemler
almalarına sebep olmaktadır. Bunun yerine İş Sağlığını, koruyucu sağlık olarak
anladığımda, alacağımız önlemlerin karmaşık olmayan, ucuz ve işe yarar önlemler
olacağını unutmamalıyız.
Güvenlik kültürünün oluşturulabilmesinin kolay olmadığını
ve bu kültürün toplum içine yerleştirilmesinin zorluklarını görebiliyoruz. Bu
konuda çalışan uzman ve rehberlerin birçok önerilerini görebiliyor. Bunları
birebir veya bazı değişikliklerle uygulayan kurumlar vardır. Burada en önemlisi
yaşadıkları toplumu iyi analiz edebilmeleri, başarıya ulaşmalarını
kolaylaştırabilir.
Her toplumun
kendine özgü bir kültürü olduğu ve kültürün toplumdan topluma farklılık
gösterdiği dikkate alındığında, toplumda faaliyet gösteren örgütlerin de
kendilerine özgü kültürlerinden söz edilebileceği unutulmamalıdır. (Z. Vural ve Beril Akıncı, Kurum Kültürü ve Örgütsel
İletişim (İstanbul: İletişim Yayınları, 2003), 38. Aktaran: Tunç Demirbilek,
“İşletmelerde İş Güvenliği Kültürünün Geliştirilmesi”, Çalışma Ortamı, Sayı: 96
(Ocak- Şubat 2008):5.)
Ülkemizde bu
konuda çalımalar eskilere dayansa da tam başarılı olduğumuz söylenemez.
Toplumun öğrenme ve uygulama alışkanlıklarına, politikalarına, öğrenilmesi ve
yerleştirilmesi gerekli olan öğretilerin, ülke genelinde ve toplumda kabul
görebilmesi politikalarını gerçekleştirmesi adımlarını atılması gereklidir.
Bunu
anlatımını: Ülke, Sivil Toplum Dernekleri ve Sendikalar, Üniversiteler, İşletme/Kurumlar,
Aile, arkadaş, sosyal ağ ve Çalışanlar.
Güvenlik Kültürü
Oluşturma şeması üzerinde farklı görüşler olabilir. Ülkemizin yapısı içerisin
de bunu kendi bölümleri farklı planlamalar yaparak geliştirebiliriz. Bunu
sadece İşletmeler ve Kurumlara indirgediğimizde, fayda sağlama olanağını
bulamaz ve kazaları sıfır hatalar kısmına koyma şansımız da olmaz.
Güvenlik Kültürünün
Boyutları
- Örgütsel Bağlılık
- Yönetimin Katılımı
- Çalışanların Yetkilendirilmesi
ve Katılımı
- Ödüllendirme Sistemleri
- Raporlama Sistemleri
Devletin Rolü
En önemli etkinliği,
·
Gerekli koşul ve standartları
·
Mevzuatla düzenlemek,
·
Denetimi sağlamak ve
·
Devlet politikası olarak benimsenmesini,
sağlamak olmalıdır.
İşverenlerin Rolü
·
Üretim sürecinde önce insan yaklaşımının
benimsetilmesi
·
Risk değerlendirilmesi ve risk yönetimi
yaklaşımının benimsetilmesi
·
İşyerinde çalışan işçi sayısına bakılmaksızın,
her çalışanın
·
İSG hizmetlerinden yararlanmasının sağlanması
·
İşyeri sağlık ve güvenlik birimlerinin
desteklenmesi
- İlk ve acil yardım hizmetlerinin organizasyonu
- Çalışanların eğitimi
- Veri akışının sağlanması
- İş kazalarının «Bilimsel»
analizi
Çalışanların/Sendikaların
Rolü
- İşyeri, iş kolu ve üretim
süreci ile ilgili bilgi sahibi olunması
- Risk değerlendirmesi ve risk
yönetimi süreçlerine katılım
- İş güvenliğinin yaşamın
önceliği biçimine getirilmesine yönelik etkinlikler
- Kişisel koruyucu ekipmanın
kuralına uygun biçimde kullanılması
- Yasa ve yönetmeliklerde
belirlenen, çalışanların sorumlulukları; «işveren tarafından alınan her
türlü tedbire riayet etmek ve talimatlara uymaktır.»
Üniversitelerin Rolü
- İSİG ve sosyal politikalara
bilimsel katkı sağlamak
- Güvenilir bir kayıt sistemi
kurulmasına bilimsel altyapı sağlamak
- İş kazalarının «Bilimsel»
analizi
- İSG alanında çalışacak insan
gücünün temel eğitimi
- İSG alanında çalışacak insan
gücünün mezuniyet sonrası sürekli eğitimine katkı
- İSG ile ilgili araştırmalar,
laboratuvarlar ve akademik ortamın oluşturulması
Meslek Örgütlerinin
Rolü
- İSG ve sosyal politikalara
katkı
- İSG alanında çalışacak insan
gücünün yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi süreçlerine katkı
- İSG alanında çalışacak insan
gücünün mezuniyet sonrası sürekli eğitiminin organizasyonu
- İş kazalarının «Bilimsel» analizine katkı
sağlamak
İŞLETMELERDE KÜLTÜR BOYUTLARI
Negatif kültür
Negatif
güvenlik kültürü, insanların var olan riskleri “risk” olarak görmediği, görse
bile önemsemediği, boş verdiği veya riskler karşısında kendine aşırı güven
duyduğu bir kültüre karşılık gelir.
Pozitif Kültür
Pozitif
(olumlu) güvenlik kültürünün, karşılıklı güven üzerine kurulmuş. İletişim, iş
güvenliğinin önemine yönelik paylaşılan algılamalar ve önleyici tedbirlerin
etkinliğine duyulan güven ile nitelendirilir.
İGS Güvenliği kültürü
Güvenlik,
işletmelerde sadece tanım ile sınırlı kalmamalı bunu stratejik olarak
uygulayabilmek için mutlaka bir kültür oluşturulmalıdır.
İş sağlığı
sadece mesleksel zararları önlemek değil, bunlardan başka ve daha ileri bir
amaç olan çalışanların daha iyi sağlık kapasitesine kavuşmasını, insan ile iş
arasında uyum sağlanmasını da kapsar duruma gelmiştir.
Güvenlik
bilgiye dayanır. İçe sindirilmiş ve yaşam biçimi haline getirilmiş bilgiye ise
kültür denilir.
Liderlik, Güvenlik Yönetimi, Güvenlik Kültürü
ile Kalite Yönetimi İlişkisi
Bir
organizasyonda güvenliğe atıf yapıldığı zaman hem güvenlik yönetimine hem de
güvenlik kültürüne atıf yapılmış olmaktadır.
GÜVENLİK KÜLTÜRÜ “BİR DAVRANIŞ BİÇİMİDİR” “ÖĞREN
VE ÖĞRET”
A. Maslow ’un
İkinci basamak insanın güvenlik ihtiyacını temsil eder. Bu kategorideki
ihtiyaçlar; korunma, barınma, kural ve yasalara uyma gibi unsurları içerir.
İnsanlar her zaman savunma içgüdüsü taşır. Sahip olduğu şeyleri tehlikelerden
korumak ister. Bu basamaktaki ihtiyaçlarını karşılayan birey daha korkusuz ve
kaygısız olacaktır. Bu ihtiyaç piramidinde ki güvenlik, güvenlik kültürü ile
aynı anlam değeri taşımadığını görebiliriz. Kendi ihtiyaç piramidinde ki
güvenlik onun için başka manayı temsil eder. Barınma ve kendi ve ailesini
koruma içgüdüsüdür. Güvenlik kültürü, çalıştığı yerdeki risklere karşı ki
güvenliktir ki, onun için pek önemli değildir. Sadece ihtiyaçlarını
karşılayacak geliri elde etme amacına odaklanmıştır.
Yukarıda da
bahsettiğimiz gibi burada, Devletin ve diğer unsurların devreye girerek,
güvenlik kültürün oluşmasının yerleşmesi sağlamalıdırlar.
Güvenlik İhtiyacı
Sağlıklı ve
güvenli davranışın bir alışkanlık haline getirilmesidir.
İŞ SAĞLIĞI VE
GÜVENLİĞİNDE HEDEF; çalışma hayatında ve toplumda ortak bir “Güvenlik Kültürü”
kavramının oluşturulmasıdır.
·
Tehlikeyi oluşmadan önce sezebilmek,
·
Yaptığı/yapacağı işin içerdiği riskleri
bilmek/öğrenmek,
·
Tehlike kaynaklarından ve tehlikeli
davranışlardan uzak durmak,
·
Gereksiz risk almamak,
·
Sadece iş zamanında değil hayatın her anında
güvenliği en ön planda tutmak,
·
Güvenli davranışı alışkanlık haline getirmek,
·
Güvenli yaşamayı bir “yaşam biçimi” haline
getirmektir
Güvenlik Kültürünün Yapısı
·
Güvenlik kültürü, ortak amaç olan iş güvenliğini
ve yüksek kalitede hizmet sağlamayı ekip çalışması ile gerçekleştirmeyi
hedefler.
·
Güvenlik kültürü, çalışma ortamının güvenliğini
sağlamak amacıyla yönetimin ve çalışanların gerçekleştirdiği ortak taahhüttür.
·
Eğitim ve güvenlik kültürü, çalışma yaşamında
kalite ve verimliliğin sağlanması ve sürdürülmesinde en temel öğedir.
İstenilir bir güvenlik kültürü şu özellikleri
içerir:
·
Bütün çalışanlar güvenlik kuralları ve
düzenlemelerine her zaman uyar.
·
Çalışanlar sürekli bir biçimde tehlikeleri
araştırır ve tehlikeli bir durum bulduğunda onu düzeltmek için inisiyatif alır.
·
Güvenlikle ilgili konularda açık bir iletişim
vardır. Bu gibi durumlarda, azarlama korkusu veya disiplin cezası korkusu
yoktur.
·
Güvenlikle ilgili ortaya çıkan olaylar, sistem
başarısızlığını tespit etmek ve sistemde gerekli düzeltmeleri yapmak için bir
fırsat olarak görülür.
·
Güvenlik meselelerinde, düzenli olarak davranış
temelli bir geribildirim, bir yaşam biçimi olarak görülmektedir. Düzeltici bir
geribildirim sistemi vardır.
SONUÇ
Hayatımızı
riske atmamız bizlerin elinde olan bir davranış biçimidir. Tehlike bazen
insanın gözlemleyemediği kadar masum davranışlardan kaynaklanır, ancak bazen de
mantığın dışında kahramanlık içgüdüleriyle ortaya çıkar!
İş güvenliği konularında
yapacağımız tüm çalışmaları, sadece kanunlar istediği için değil, işletmenin ve
çalışanların güvenliğini korumak için yapmalıyız.
Etkili
örgütlerin “işbirlikçi ve katılımcı örgütler” olduğu unutmadan, etkili
örgütler, gereken katılımın sürdürülmesini sağlayacak uygun ortamı üyelerine
sağlayabilerek çalışmalarını geliştirmelidir.
ERDEM
ŞENEROĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder